DivorceGenelKırık Tahviller: boşanma sonrası haklar

24 Eylül 20190
post_04
post_05
post_06
post_07

25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü, kadınları Türkiye’de bu yıl gittikçe artan bir ekonomik belirsizlik ortamında bir araya getiriyor. Uzmanlar ve kadınların anlattıkları, boşanmış kadınların gerek maddi gerek manevi gittikçe ağırlaşan bir yükün altında olduğuna işaret ediyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) evlenme ve boşanma istatistiklerine göre Türkiye’de boşanma sayıları 1999’dan bu yana artıyor. Öncesi ve sonrasıyla boşanma; kadınlar için yoğun emek, zaman ve mücadele isteyen süreç.

Mor Çatı gönüllüsü Avukat Ceren Akkaya, ”Boşanma, Türkiye’de çok uzun süren ve kadınların aleyhine işleyen bir süreç” diyor.

Ekonomik açıdan daha kırılgan bir grup olan kadınlar, eğer asgari ücretle çalışıyor ve sigortalılar ise baroların boşanma davalarında sağladığı ücretsiz avukat hakkından yararlanamıyorlar. Güncel ekonomik koşullar da kadınların adalete erişimini gittikçe güçleştiriyor.

Boşanma sürecini anlatan ve adının açıklanmasını istemeyen 40 yaşındaki bir kadın, avukat bulma süreci nedeniyle boşanma sürecinin uzadığını söylüyor. Boşanıncaya kadar İstanbul’da yaşadığını belirten bu kadın, eşinden ayrıldıktan sonra, küçük bebeğiyle kira, fatura ve yaşam masraflarını karşılayamayacağı için grafik tasarım kariyerini bırakarak Eskişehir’e ailesinin yanına taşındığını söylüyor.

Ancak bu süreçte de özgürlüğünün sınırladığını, etraftan ”Daha az dışarı çık, daha usturuplu giyin…Boşanmış bir kadınsın, hareketlerine dikkat et” uyarıları duyduğunu aktarıyor.

Çocuğun travmasını da kadınlar yükleniyor

 

TÜİK’in 2020 evlenme ve boşanma istatistiklerine göre boşanma davalarında çocukların velayetinin kadınlara verilme oranı yüzde 75’ten fazla.

Van’da yaşayan feminist aktivist Zozan Özgökçe, kendi deneyiminden ve gözlemlerinden yola çıkarak, sistemin çocukları da yeterince korumadığına dikkat çekiyor:

”Çocuğum babasını görsün istiyordum ama eski eşim çocuğumuzla görüşmek üzere anlaştığımız vakitlere riayet etmiyordu. Aile mahkemesine eşimin sözleşmeye uymadığı için şikayette bulunduğumda: ‘Baba, baba değilse ne yapabiliriz?’ dediler. Herhangi bir yaptırım olmadı.

“Çocuğumun sağlığı için bir pedagog, psikolog ya da aile danışmanı ile görüşmesini istedim ama olmadı. Çocuğum her gece ‘Baba’ diye ağlıyordu…Normalde buradaki Kürtler babalarına çocuk göstermiyor, benim göstermek istemem de yadırganıyor ama benim buna hakkım yok. Kız çocuğu olarak hepimiz sorgulamıyor muyuz babamızla ilişkimizi?”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *